24 Eylül 2014 Çarşamba

Motor Gelişim Alanı İle İlgili Kazanım ve Göstergeler


2013-14 eğitim yılından itibaren yeniden düzenlenerek uygulamaya koyulan “okulöncesi eğitim programında” yer alan motor gelişim alanı ile ilgili kazanım ve göstergeler aşağıdaki gibidir (MEB, Temel Eğitim Genel Müdürlüğü,2013).

Bir önceki 2006 eğitim programında yer alan "psikomotor alan için belirlenen amaç ve kazanımlardan" farklı olarak motor gelişim alanı ile ilgili olarak "hareket eğitim" modeli benimsenmiş görünmektedir.


Kazanım 1: Yer değiştirme hareketleri yapar.
Göstergeleri:
Isınma ve soğuma hareketlerini bir rehber eşliğinde yapar.
Yönergeler doğrultusunda yürür.
Yönergeler doğrultusunda koşar.
Belli bir yükseklikten atlar.
Belli bir yüksekliğe zıplar.
Belli bir yüksekliğe tırmanır.
Tırmanılan yükseklikten iner.
Engelin üzerinden atlar.
Koşarak bir engel üzerinden atlar.
Çift ayak sıçrayarak belirli mesafe ilerler.
Tek ayak sıçrayarak belirli mesafe ilerler.
Belirlenen mesafede yuvarlanır.
Belirlenen noktadan çift ayakla ileriye doğru atlar.
Kayma adımı yaparak belirli mesafede ilerler.
Galop yaparak belirli mesafede ilerler.
Sekerek belirli mesafede ilerler.
Öne yuvarlanır.


Kazanım 2: Denge hareketleri yapar.
Göstergeleri:
Ağırlığını bir noktadan diğerine aktarır.
Atlama ile ilgili denge hareketlerini yapar.
Konma ile ilgili denge hareketlerini yapar.
Başlama ile ilgili denge hareketlerini yapar.
Durma ile ilgili denge hareketlerini yapar.
Tek ayak üzerinde durur.
Tek ayak üzerinde sıçrar.
Bireysel ve eşli olarak denge hareketleri yapar.
Çizgi üzerinde yönergeler doğrultusunda yürür.
Denge tahtası üzerinde yönergeler doğrultusunda yürür.


Kazanım 3: Nesne kontrolü gerektiren hareketleri yapar. 
Göstergeleri:
Bireysel ve eşli olarak nesneleri kontrol eder.
Küçük top ile omuz üzerinden atış yapar.
Atılan topu elleri ile tutar.
Koşarak duran topa ayakla vurur.
Küçük topu tek elle yerden yuvarlar.
Raket/sopa ile sabit topa vurur.
Topu olduğu yerde ritmik olarak sektirir.
Farklı boyut ve ağırlıktaki nesneleri hedefe atar.
İp atlar.


Kazanım 4: Küçük kas kullanımı gerektiren hareketleri yapar. 
Göstergeleri:
Nesneleri toplar.
Nesneleri kaptan kaba boşaltır.
Nesneleri üst üste dizer.
Nesneleri yan yana dizer.
Nesneleri iç içe dizer.
Nesneleri takar.
Nesneleri çıkarır.
Nesneleri ipe vb. dizer.
Nesneleri değişik malzemelerle bağlar.
Nesneleri yeni şekiller oluşturacak biçimde bir araya getirir.
Malzemeleri keser.
Malzemeleri yapıştırır.
Malzemeleri değişik şekillerde katlar.
Değişik malzemeler kullanarak resim yapar.
Nesneleri kopartır/yırtar.
Nesneleri sıkar.
Nesneleri çeker/gerer.
Nesneleri açar/kapar.
Malzemelere elleriyle şekil verir.
Malzemelere araç kullanarak şekil verir.
Kalemi doğru tutar.
Kalem kontrolünü sağlar.
Çizgileri istenilen nitelikte çizer.
Kazanım 5: Müzik ve ritm eşliğinde hareket eder.
Göstergeleri:
Bedenini kullanarak ritm çalışması yapar.
Nesneleri kullanarak ritm çalışması yapar.
Vurmalı çalgıları kullanarak ritm çalışması yapar.
Basit dans adımlarını yapar.
Müzik ve ritm eşliğinde dans eder.
Müzik ve ritm eşliğinde çeşitli hareketleri ardı ardına yapar.

2006 yılında uygulamaya koyulan "okulöncesi 36-72 aylık çocuklar için eğitim programında" yer alan psikomotor alan ile ilgili amaç ve kazanımlar ise şu şekilde ifade edilmiştir.


 Bir önceki 2006 yılı okulöncesi eğitim programına bakıldığında ise “36-72 Aylık Çocukların Psikomotor Alan Eğitimleri İçin Belirlenen Amaçlar ve Kazanımlar” aşağıdaki gibi ifade edilmiştir (MEB, 2006: 25-26).

Amaç 1. Bedensel koordinasyon gerektiren belirli hareketleri yapabilme.
Kazanımlar:
      Sözel yönergelere uygun olarak ısınma hareketleri yapar.
      Değişik yönlere yuvarlanır.
      Değişik yönlere doğru uzanır
      Sözel yönergelere uygun olarak yürür.
      Sözel yönergelere uygun olarak koşar.
      Belirli bir mesafeyi sürünerek gider.
      Belirli bir yüksekliğe çıkar.
      Belirli bir yüksekliğe tırmanır.
      Tırmanılan yükseklikten uygun şekilde iner.
      Belirli bir yükseklikten atlar.
      Belirli bir engel üzerinden sıçrayarak atlar.
      Pedal çevirme hareketini yapar.
     Araç kullanarak koordineli ve ritmik hareket yapar.
     Atılan nesneleri yakalar
     Nesneleri belli bir mesafedeki hedefe atar.

Amaç 2. El ve göz koordinasyonu gerektiren belirli hareketleri yapabilme
Kazanımlar:
      Küçük nesneleri toplar.
      Nesneleri kaptan kaba boşaltır.
      Nesneleri üst üste, yan yana, iç içe dizer.
      Nesneleri takar.
      Nesneleri çıkarır.
      Nesneleri ipe dizer.
      El becerilerini gerektiren bazı araçları kullanır.
      Nesneleri yeni şekiller oluşturacak biçimde bir araya getirir.
      Değişik malzemeler kullanarak resim yapar.
      Yönergeye uygun çizgiler çizer.
      Şekilleri değişik araçlar kullanarak çizer.
      Malzemeleri istenilen nitelikte keser.
      Malzemeleri istenilen nitelikte yapıştırır.
      Nesneleri değişik malzemelerle bağlar.

Amaç 3. Büyük kaslarını kullanarak belirli bir güç gerektiren hareketleri yapabilme
Kazanımlar:
      Farklı ağırlıktaki nesneleri iter.
      Farklı ağırlıktaki nesneleri çeker.
      Farklı ağırlıktaki nesneleri kaldırır.
      Farklı ağırlıktaki nesneleri döndürür.
      Farklı ağırlıktaki nesneleri taşıyarak belli bir mesafeye gider.

Amaç 4. Küçük kaslarını kullanarak belirli bir güç gerektiren hareketleri yapabilme
Kazanımlar:
      Nesneleri kopartır, yırtar.
      Nesneleri sıkar.
      Nesneleri çeker, gerer.
      Malzemelere elleriyle şekil verir.
      Malzemelere araç kullanarak şekil verir.

Amaç 5. Denge gerektiren belirli hareketleri yapabilme
Kazanımlar:
      Farklı zeminler üzerinde yürür.
      Zemin üzerine çizilen şekiller üzerinde yürür.
      Tek ayak üzerinde belirli bir süre durur.
      Tek/çift ayak üzerinde olduğu yerde sıçrar.
      Tek/çift ayakla sıçrayarak belirli bir mesafeyi dengeli bir şekilde gider.
             Çift ayakla ileri/geri sıçrar. 

23 Eylül 2014 Salı

Yayın Haberi




Okulöncesi Eğitim Programının Genel Çerçevesi ve İçeriği



En son haliyle Temel Eğitim Müdürlüğünün 25.07.2013 tarih ve 66621367/746/1886861 sayılı yazısının ilgili bakanlığa önerilen,  MEB, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının 132 sayı, 09.09.2013 tarih ve “okulöncesi eğitim programı” konulu kararı ile yürürlüğe giren okulöncesi eğitim programı, 2013-2014 eğitim yılından itibaren uygulanmaya koyulmuş, 2006 yılında güncellenerek yürürlüğe koyulmuş bir önceki “36-72 Aylık Çocuklar İçin Okulöncesi Eğitim Programı” ise uygulamadan kaldırılmıştır.


Dikkat edileceği üzere yeni eğitim programının adı, öncellerinde olduğu gibi “36-72 aylık çocuklar” ifadesinden arındırılarak yürürlüğe sokulmuştur. Programın içeriği 36-72 aylık çocukları kapsıyor olsa da, program tanımı niteliği taşıyan isimlendirmede yaş grupları ifade edilmemiştir.

Bunun başlıca nedeni 2012-2013 eğitim dönemi itibari ile uygulamaya koyulan 4+4+4 kademeli eğitim sistemi uyarınca çocukların ilkokula başlama yaşının 60 aya çekilmesi ile ilgilidir.

Devam eden süreçte, söz konusu eğitim döneminin hemen sonunda 60 aylık çocukların ilkokula başlatılmasının doğurduğu pedagojik ve diğer sorunlar nedeniyle ilgili bakanlık yeni bir uygulamaya geçerek, 60-65 aylık çocukların ilkokula başlatılıp, başlatılmamasını ebeveyn tercihine bırakmıştır. 66-67-68 aylık çocukların ilkokula başlatılmamasına ilişkin olarak ise, ilgili okula bir dilekçe ile başvuruda bulunulması koşulu getirilmiştir. 69-71 aylık çocukların ise ilkokul birinci sınıfına başlatılmaması isteğinin ise “ilkokula başlatılması uygun değildir” içeriğinde bir sağlık raporunu alınması koşuluna bağlamıştır.

Bu süreçte okulöncesi eğitiminde ciddi sorunlar yaşanmış, bazı okulöncesi öğretmenleri ilkokula geçiş yapmak zorunda bırakılmış, okulöncesi eğitiminde yaş grupları azalmış buna karşın ilkokul birinci sınıflarında olağanüstü yığılmalar ve başta pedagojik temelli olmak üzere büyük ölçüde sorunlar yaşanmıştır. Bu sorunlar 60-72 ay çocuklarının doğal gelişim özelliklerine uygun olmayan okul, bina ve sınıf yapıları, ders süreleri, ders içerikleri, alan eğitimi almamış öğretmen yaklaşımları gibi nedenlere bağlı olarak bir ortaya çıkmıştır.  Çözüm olarak ilkokula başlama yaşı bazı koşullara bağlanarak ucu açık şekilde yeniden eski haline getirilerek düzenlenmek zorunda kalınmıştır.

Buradan hareketle okulöncesi eğitim programı içeriği 36-72 ay çocuklarını içerecek şekilde düzenlenmiş olup, pratik anlamda 3 yaşı doldurmuş (36 48 ay), 4 yaşı doldurmuş (48-60 ay) ve 5 yaşı doldurmuş (60-72 ay) çocukların eğitimine yönelik olarak hazırlanmıştır.       
  2013-2014 yılında tekrar ele alınarak yeni baştan şekillendirilen ve daha farklı bir yaklaşım ve içerik ile hazırlanan “okulöncesi eğitim programı” kendini ifade ederken eğitim programın temel özelliklerini aşağıdaki şekilde sıralamıştır MEB 2103: 15-17).
  •   Çocuk merkezlidir,
  •   Esnektir,
  •   Sarmaldır,
  •   Eklektiktir,
  •   Dengelidir,
  •   Oyun temellidir,
  •   Keşfederek öğrenme önceliklidir,
  •   Yaratıcılığın geliştirilmesi ön plandadır,
  •  Günlük yaşam ve deneyimlerini ve yakın çevre olanaklarını eğitim amaçlı kullanılmasını teşvik eder,
  •   Temalar/Konular amaç değil araçtır,
  •   Öğrenme merkezleri önemlidir,
  •   Kültürel ve evrensel değerleri dikkate alır,
  •   Aile eğitimi ve katılımı önemlidir,
  •   Değerlendirme süreci çok yönlüdür,
  •   Özel gereksinimli çocuklar için uyarlamalara yer vermektedir,
  •   Rehberlik hizmetlerine yer vermektedir.                                                 

Programın eğitim açısından temelini gelişim özellikleri, kazanımlar ve göstergeleri oluşturmaktadır.

2013-14 yılından itibaren yürürlüğe giren okulöncesi eğitim programının gelişimsel bir program olduğu ifade edilirken, “bütüncül bir yaklaşımla çocuğun sosyal ve duygusal, motor, bilişsel, dil gelişim alanları ile özbakım becerilerini birlikte ele alır” denmektedir.

Söz konusu eğitim programında, programı geliştirenlere göre; programın temelini çocukların gelişimsel özellikleri oluşturmaktadır. Öğrenme süreçlerinin planlanmasında yani yıllık aylık ve günlük eğitim etkinliklerinin planlanmasında çocukların gelişim düzeyleri, ilgi ve gereksinimleri ve çevresel koşulların dikkate alınmalıdır. Bunun için en iyi çözümün okulöncesi eğitim gruplarının oluşturulmasında en azından üç ayrı yaş grubuna göre bir düzenleme yapılması gereğinin yerine getirilmesidir.

Programın hedefi olarak, gelişim alanlarına yönelik olarak hazırlanan kazanım ve göstergeler ile farklı eğitim süreçlerin oluşturarak çocukları desteklemek ve onları bulundukları gelişim düzeyinden ulaşabilecekleri en üst aşamaya taşımak olarak belirtilmiştir.  

Bir önceki programda yer alan gelişim alanları ile ilgili eğitim içeriğini oluşturan bölümlerde yer alan “amaç ve kazanım” ifadelerinin söz konusu programda “kazanım ve göstergeler” şeklinde yer almaktadır. Bunun sadece bir kavram farklılığından öte bir anlam taşıdığını belirten program, amaç kavramının bir sonuç oysa kazanım kavramının ise öğrenci ile ilgili bir süreç olduğunu, söylemektedir. Göstergelerin ise bu süreci yani kazanımların ne ölçüde gerçekleşip gerçekleşmediğini gözlemleyebilmek için somut veriler olduğunu, dolayısıyla bu kavramların özellikle kullanımının programın öğrenci merkezli bir anlayışı benimsemesinden kaynaklandığını belirtmektedirler.

Okulöncesi Eğitim Programında yer alan çocuklara yönelik gelişim alanları;
  •     Bilişsel Gelişim
  •     Dil Gelişimi
  •     Sosyal ve Duygusal Gelişim
  •     Motor Gelişim
  •     Özbakım Becerileri Gelişimi
şeklinde sınıflandırılmış ve söz konusu bu alanlara ilişkin gelişim özellikleri de yaş gruplarına göre ifade edilmiştir.

Okulöncesi eğitim programının temel yapısını gelişim alanlarına yönelik kazanımlar ve bu kazanımlara ilişkin göstergeler oluşturmaktadır.

Çocukların gelişim alanlarıyla ilgili olarak her gün gerçekleştirilecek olan birçok eğitim etkinliğinde günlük etkinlik planlarında söz konusu bu kazanım ve göstergelere yer verilmesi gerekmektedir. Planlamalar doğrultusunda çocuklar tarafından gerçekleştirilmesi sağlanacak olan etkinlikler sürecinde çocukların belirtilen kazanımlara ulaşmaları ya da bu kazanımlarda belirtilen düzeylere ulaşmaları düşünülmektedir. Gelişim alanlarıyla ilgili onlarca gösterge ise eğitim çıktıları olarak ipucu niteliği taşımaktadır.

Kaynakça: İsmail Topkaya, "Okulöncesi Eğitiminde Hareket Eğitimi" Paradigma Yay. 3. Basım, Edirne, 2014. 

            
         
                      


Çocukların Yaş Düzeylerine Göre İçinde Bulundukları Motor Gelişim Dönem ve Evreleri

 

36-72 aylık çocukların içinde bulundukları motor gelişim dönemi “temel hareketler dönemi” olarak adlandırılır. Dolayısıyla, 36-72 ay çocuklarının bu hareket dönemi içerisinde incelenmeleri gerekmektedir. Eğitim programında hareket eğitimi ile ilgili program geliştirmede birincil argüman “temel hareketler dönemi”ne uygunluk koşulu olmalıdır.
Koşma, atlama, sıçrama, sekme, yakalama, fırlatma, tutma vb. hareket becerilerinin kazanıldığı bu dönem bütün çocuklarda bulunan ortak özellikler ve yaşam için gerekli temel beceriler olduğundan bu hareketlere temel beceriler, bu hareketlerin sergilendiği döneme de temel hareketler dönemi denmektedir (Gallahue 1982, Wickstrom 1977, Cratty 1973).
2 yaşından itibaren temel hareketler kaba bir biçimde ortaya çıkar. Temel hareketlerin gelişimi 3 evrede incelenir. Bu evreler gelişimsel bir sıra izlemekle beraber her evreyi diğerinden kesin çizgilerle ayırmak mümkün değildir (Gallahue, 1982).   

Başlangıç evresi: Bu evre genellikle 2-3 yaşlar arasındaki çocukların temel hareketleri yapmadaki ilk amaçlı çabalarını içerir. Hareket atlanılan veya düzgün sırada olmayan parçalardan oluşur. Vücudun abartılı veya kısıtlı biçimde kullanılması, hareketin akışında ve koordinasyonunda yetersizlik bu evredeki hareketlerde gözlenilen temel eksikliklerdir (Gökmen ve ark., 1995: 40).

İlk evre: Bu bir geçiş evresidir. 4-5 yaşlarında görülen bu evre, daha kontrollü ve daha ritmik koordinasyonu olan temel hareketlerden oluşur. Hareketin zamana ve mekana ilişkin elemanları daha koordinelidir. Bir önceki evreye göre gelişmiş koordinasyona rağmen hareketlerde abartma ve sınırlama sürmektedir. Normal gelişim özellikleri sergileyen çocuklar “olgunlaşma” faktörü nedeniyle temel ha-reketler döneminin ilk evresine gelebilirler. Ancak bu evredeki düzeltmeye yönelik hareket eğitimi eksikliği veya yokluğu, bireylerin bir çok hareket formu açısından bu evrede kalabilmelerine neden olabilmektedir (Gökmen ve ark.1995: 41).

Olgunluk evresi: 5-7 yaşlar arasında görülen bu evrede hareketler mekanik olarak yeterli, koordineli ve kontrollü olarak gerçekleştirilebilir. Normal koşullarda 6 yaş çocuğunun temel hareketler açısından genellikle olgunluk düzeyine eriştiği belirtilmektedir (Cratty, 1979; Espenschade ve Eckert, 1980; Gallahue, 1982 akt. Gökmen ve ark., 1995: 41).
Çocukların ve yetişkinlerin hareketleri incelendiğinde, çoğunun temel hareketlerinin olgunluk evresi düzeyine ulaşmadığı görülür. Bazı bireyler olgunluk evresi düzeyine çevresel faktörlerin minimum etkisi ile yani, “olgunlaşma”nın etkisiyle ulaşabilmelerine rağmen, büyük çoğunluk alıştırma olanağına, denemeye, güdülenmeye, düzeltici ve nitelikli eğitime vb. gereksinim duyar. Bu faktörlerin yokluğu çocukların temel hareketlerdeki olgunluk evresi düzeyine ulaşmalarını engelleyebileceği gibi, sonraki hareket gelişim dönem ve evrelerindeki gelişimi de engelleyecektir (Gökmen ve ark., 1995: 41). 
Okulöncesi hareket etkinliklerinde ve oyun etkinliklerinin hareket içeriklerinde üzerinde önemle durulması gereken nokta,  çocukların yer değiştirme, denge, nesne kontrolü, küçük kas ile ilgili hareketler ve müzik ve ritm eşliğinde hareketleri gerçekleştirmeye çalışırlarken bu çabanın temel hareketler dönemi başlangıç, ilk ve olgunluk evresine göre gerçekleştirilmesinin sağlanmasıdır.  Bunun kadar önemli diğer nokta çocuklardan hareket becerilerini bir üst evreye yönelik gerçekleştirmelerinin istenmemesi gereğinin bilinmesidir.

Örneğin içerisinde koşma, atma ve yakalama hareket becerilerinin olduğu bir etkinlikte çocukların söz konusu hareketleri yaşlarının gelişim özelliklerinin gerektirdiği ve elverdiği ölçüde yapmalarının sağlanması hareket ve oyunla hareket etkinliğinin temel eğitim yaklaşımı olmalıdır. 


Kaynakçalar: 
İsmail Topkaya, Hareket Beden Eğitimi ve Spor Öğretiminde Öğrenme ve Öğretimin Temelleri, Nobel Akademik Yay. Ankara, 2010,
İsmail Topkaya, Okulöncesi Eğitiminde Hareket Etkinlikleri, Paradigma Yay. Edirne, 2014.

Öğrenme ve Hareket Eğitimi

Öğretim öğrenme içindir. Öğrenme yoksa ya da gerçekleşmiyorsa öğretim bir anlam ifade etmemektedir. Hareket eğitiminde de temel ilke öğrenmeyi sağlamaktır. Çocuklar hareket etkinlikleri aracılığı motor öğrenmeye ek olarak birçok kazanımlar (öğrenmeler) elde ederler. Hareket etkinliklerinde öğrenme sonucu davranışlarda olumlu değişiklikler meydana gelir. Eğer hareket etkinlikleri çocukta bilgi, tutum ve özellikle motor davranışlar üzerinde bir değişikliğe neden olmuyor ise, söz konusu hareket eğitimi bir anlam taşımıyor demektir.

Hareket eğitimine özgü öğrenmelerin gerçekleşebilmesi için, çocuğun büyümesi, olgunlaşması ve hazır olması gereğinden daha önce söz edilmişti. Belirtilen gelişim unsurları gerçekleştiğinde, her etkinlikte olduğu gibi hareket etkinliklerinde de birçok öğrenme gerçekleşir.
Öğrenme, bireyin olgunlaşma düzeyine göre çevresiyle etkileşimi (yaşantısı) sonucu davranışlarında oluşan kalıcı değişmelerdir (Büyükkaragöz, Çivi, 1997: 24). Öğrenme başka bir bakış açısı ile bireyin çevresinde yaşananları giderek anlamlandırmaya başlamasıdır. O halde hareket eğitimi etkinliklerindeki öğrenme çocukların çevreyle etkileşim ve anlamlandırmalar sonucu düşünsel, sosyal, duygusal ve özellikle de motor davranışlarındaki kalıcı değişmeler/kazanımlar olarak tanımlanabilir.

Çocuğun bir hareketi yapabilmesi, bir bedensel eylemliliği sergileyebilmesi, bu eylemlilikle ilgili düşünebilmesi ve bundan hoşnut olması, bunu tekrar istemesi onun bu tür davranışları giderek artan ve gelişen bir biçimde gerçekleştiriyor olması öğrenmenin göstergesidir.

Davranışlardaki (düşünsel, sosyal , duygusal ve motor) değişim ve kalıcılık yanında, bu davranışların çevresel etkileşimle gerçekleşmesi öğrenmenin varlığı anlamına gelir.
Hareket eğitiminde öğrenme bilişsel temeli motor davranışların gerçekleştirilmesi ile gerçekleşir. Vücudu kontrol edebilme ve amaçlı eylemlilik öğrenilebilir davranışlardır. Bir hareketin nasıl, nerede, niçin yapılabileceği ile ilgili zihinsel işlemler öğrenme sürecinin içindedir. Gerçekleştirilen hareketin bizzat ne olduğu, nasıl gerçekleştirildiği konusu ise yine bilişsel işlemleri gerektirir. Oyun veya hareket eğitimi etkinlikleri sırasında ve sonrasında, gerçekleştirilen davranışlardan hoşlanma, farkında olma, davranışları yerine getirmeye istekli olma, başarma duygusu gibi davranış değişiklikleri / kazanımları da yine sosyal ve duygusal öğrenme ile ilgilidir.
Örneğin, ritmik koşabilme motor öğrenmenin bir sonucudur. Ritmik koşmada adım aralığı ve sıklığı ile ilgili vücudu kontrol etme, koşu mesafesi, koşu hızı gibi durumları düşünebilme bilişsel öğrenme ile ilgili çıktılarıdır. Koşmaktan zevk alma, istekli olma, ne kadar hızlı koştuğunun farkında olma gibi içsel duygulanımlar da çocuğun duygusal öğrenmesi ile ilgili gelişim göstergeleridir.
Koşabilme, sıçrayabilme, yorgunluğa karşı dayanıklı olabilme, çabuk olabilme, bir nesneyi kaldırabilme, itebilme gibi tüm hareket uygulamaları ile ilgili yeterlilikler fiziksel anlamda yaşamın devam ettirilebilmesi ile ilgilidir. Çabuk düşünebilme, doğru karar verebilme, problem karşısında çözüm üretebilme, öncelleyebilme gibi yeterlilikler ise yaşamın içinde var olan gereklerdir. Bunların hepsi birer davranış ve/veya kazanımdır.
Davranışlar insanın hareket, tepki, düşünce ve duygu gösterisi, bilgi, beceri, tutum ve tercih gibi deyimlerle ifade edilir. Yani davranış insanın bedensel, zihinsel ve duygusal etkinlikleridir (Büyükkaragöz, 1997: 24). Hareket etkinliklerinde sözü edilen davranışların hepsi bir şekilde yer almaktadır. Bu davranışların sergileniyor olması hem öğrenmenin sağlanması, hem de öğrenmenin yaşamla ilgili olması açısından önemlidir.
Hareket eğitimi ile ilgili öğrenmelerde ilk akla gelen motor öğrenmeler olsa da bilişsel sosyal ve duygusal öğrenmeler de aynı süreçte gerçekleşen öğrenmelerdir. Herhangi bir motor davranış gerçekleştirilirken, o davranışa ilişkin davranış öncesi, davranış anı ve sonrası biliş süreçleri (merkezi işlemler) devrededir, yani davranışın gerçekleştirilebilmesi temelde bilişsel bir çıktı ürünüdür.
Gerçekleştirilen davranışlarla ilgili tüm duygulanımlar ve tutumlar (heyecanlanma, coşkulanma, ilgi, istek, benimseme) ise duygusal çıktılar olup, motor öğrenme sürecine eşlik eden öğrenmelerdir. Motor davranışa ilişkin, davranış öncesi, anı ve özellikle sonrası duygu ve tutumlar, davranışın devamlılığı ve niteliğini etkiler.
Motor öğrenmeler;

  •   Sınanarak,
  •   Denenerek ve
  •  Tekrar edilerek öğrenilir.
Çünkü motor öğrenmelerin başka yolu yoktur. Düşünme ve hissetme işin doğası gereği her öğrenmede olduğu gibi motor öğrenme süreçleri olan duyu, algı, merkezi işlen ve çıktı aşamaları olan sınama, deneme ve tekrarlama süreçlerinde elbette vardır. Ancak sadece düşünme süreci ile bir motor davranışı gerçekleştirme mümkün değildir. Dolayısı ile motor çıktılar, bilişsel temelli bedensel (kassal) ürünler/ çıktılardır.


Kaynakçalar: 
İsmail Topkaya, Hareket Beden Eğitimi ve Spor Öğretiminde Öğrenme ve Öğretimin Temelleri, Nobel Akademik Yay. Ankara, 2010,
İsmail Topkaya, Okulöncesi Eğitiminde Hareket Etkinlikleri, Paradigma Yay. Edirne, 2014.

Hazırbulunuşluk ve Hareket Eğitimi


Olgunlaşmadan daha geniş bir kavram olan hazır bulunuşluk (hazır olma), Selçuk’a göre (1997: 15) kişinin olgunlaşma ve öğrenme sonucu belli davranışları yapmaya hazır olmasıdır.
Bir görevi yerine getirebilecek işlevselliğe ulaşmış olma (olgunlaşma), o görevi yerine getirebilmek için yeterli olmayabilir. Bu durumda o görevin yerine getirilmesi ile ilgili bazı bilgi ve becerilerin neler olduğunun öğrenilmiş olması anlamına gelen hazır bulunuşluğu;
Örneğin bir kurdeleyi sürekli sallayabilme davranışını gerçekleştirebilecek güç (büyüme), kurdeleyi belli bir ritim ve yönlerde sallayabilecek beceriyi sergileyebilecek el kol işlevselliği (olgunlaşma) ve kurdeleyi görsel bir şekilde sallamanın ne olduğunu, nasıl yapılması gerektiğini bilme ve bunu beceriye dönüştürebilme yeterliliği olarak tanımlamak olasıdır.
Kurdeleyi sürekli sallayabilecek kuvvete yani büyüme seviyesine ulaşmış ol-mak, kurdeleyi ritmik olarak sallama davranışını yerine getirmeye yetmez. Çünkü kurdeleyi belli bir ritimle sallayabilmek için öncelikle koordinatif bir davranış, yani “olgunlaşma” gerekmektedir. Ayrıca kurdeleyi belli bir ritimle sallayabilme davra-nışı için bunlarda yeterli olamamaktadır. Çünkü bu görevi gerçekleştirebilecek bazı ön davranışların öğrenilmiş olmasına gerek vardır. Kurdeleyi tutma, onu kontrol edebilme, ona hükmedebilme ve kurdeleyi sağa sola, yukarı aşağı sallama gibi ön davranışları öğrenmiş olma, yeni bir beceriye hazır olma anlamına gelmektedir.
Olgunlaşma bir davranışı öğrenmeyi sağlamaz. Öğrenmeyi mümkün kılar. Kurdeleyi tutup sallayabilecek beden işlevselliğine sahip olmak, kurdeleyi belli bir ritimle sallayabilmeyi sağlayamamaktadır. Kurdeleyi görsel bir güzellik oluşturacak şekilde ritmik sallayabilecek davranışları tasarlayabilecek düzeyde olmak gerekir Bu yalnızca kurdelenin nasıl sallanılması gerektiğinin öğrenilmesi ile ilgili değil, kurdele sallama ortamının (gereğinin) öğrenilmiş olmasıyla da ilgilidir. Kurdele sallayabilme ile ilgili büyüme ve olgunlaşma gereğinden sonra kurdele sallama gereğinin öğrenilmiş olması da kurdeleyi görsel bir şölen şeklinde sallamaya hazır olma demektir.
Aynı seviyede ve aynı olgunlaşma düzeyindeki iki çocuktan birisi, diğerine göre engel atlama becerileri ile ilgili olarak daha önde olabilir. Çocuklardan birisi diğerine göre engel atlamayla ilgili bir davranışı istenilen ölçüde yapabil-meye daha önce hazır hale gelebilir. Daha önce hazır olma durumuna gelen çocuğun, hazır olma nedeni, büyük bir olasılıkla engel geçme ile ilgili deneyim fırsatları bulmuş olması, alıştırmalar yaparak belli alışkanlıklar kazanmış olması ve hatta engel geçmeyle ilgili bazı bilgi ve becerileri edinmiş olmasıyla açıklana- bilir.
Sözü edilen çocuğun, ideal ölçülerde engel geçme tekniğini öğrenebilme hazır bulunuşluğu sağlanmış olduğundan, öğrenme düzeyi daha hızlı ve kaliteli olacaktır.
Hazır bulunuşluğu, hiç suya girmemiş, deniz görmemiş, havuzla tanışmamış bir çocuk ile, aynı yaş ve seviyede suyla haşır neşir olarak büyümüş olan bir çocuğun diğerine göre yüzmeyi daha çabuk öğrenebileceği şeklinde örneklendirmek de mümkündür.
Esas olarak olgunlaşmayla sarmal bir şekilde gerçekleşen hazır olma sürecindeki çocuk sürekli yeni öğrenmelere, yeni gelişmelere uğramaktadır.
Hareket eğitiminde, çocuklardaki hazır bulunuşluğun sağlanabilme koşulu, olgunlaşmalarıyla paralel ilgili davranışlara yönelik ön çalışmalar yapılmasıdır. Bunun sonucu çocuk, yeni bir davranışı sergileyebilecek hazır bulunuşluğa ulaşmış olacaktır.
Öğretmen bir topa tekme atma olgunluğuna

 ulaşmış bir çocuktan, topu ayakla bir hedefe göndermesini beklememelidir. Topu ayağını kullanarak hedefe doğru yuvarlama ilgili ön bilgi ve ön davranışlar kazandıracak ortamları hazırlayıp, daha önceden çocuğun ayakla topu yuvarlama davranışı ile tanışmış olmasını sağlamalıdır. Çocuk ayakla topu belli bir hedefe yuvarlamayı ancak, ayakla topu ileriye doğru yuvarlamanın ne olduğu ve nasıl gerçekleştirileceği ile ilgili hazır bulunuşluğu sonucu sergileyebilecektir.

Kaynakçalar: İsmail Topkaya, Hareket Beden Eğitimi ve Spor Öğretiminde Öğrenme ve Öğretimin Temelleri, Nobel Akademik Yay. Ankara, 2010,
İsmail Topkaya, Okulöncesi Eğitiminde Hareket Etkinlikleri, Paradigma Yay. Edirne, 2014.

Olgunlaşma ve Hareket Eğitimi

Bireyin, vücudun veya vücudun bir bölümünün ya da bir organın bir görevi yapabilecek düzeye ulaşması olarak tanımlanan olgunlaşma (Dönmezer, 1997: 17), bünyenin daha yüksek işlevlerini yerine getirebilmesi için gerekli yapısal değişiklikleri göstermesidir (Breckembridge, akt. Dönmezer, 1997: 19).
Bu bağlamda olgunlaşmayı; bir topu iki elle tutabilme, taşıyabilme, ve atabilme büyüklüğüne ulaşmış bir çocuğun söz konusu topu belirli düzeyde olmak koşulu ile amaca uygun kullanabilme (lobutları devirme gibi) yeterliliği sergileyebilmesi olarak değerlendirmek gerekir.
Örneğin, topun belli bir beceri düzeyinde tutulamıyor oluşu, ya da tutulan topun istenilen şekilde kullanılamıyor oluşu, söz konusu davranışları yerine getirecek olgunlaşmaya ulaşılamamış olmayla açıklanabilir.
Olgunlaşma doğal bir biçimde kendiliğinden meydana gelen değişikliklerdir. Bu değişikliklerin neler olacağı genlerde programlanmıştır. Zaman içinde bu program çerçevesinde ortaya çıkan değişiklikler ciddi beslenme bozuklukları ve hastalıklar dışında çevreden fazlaca etkilenmez (Eripek, 1998: 95).
Bir çocuğun herhangi bir motor davranışı istenilen düzeyde yapamıyor ya da yaşının gerektirdiği beceri ölçüsünde yerine getiremiyor oluşu normal karşılanmalıdır. Bu durum büyük bir olasılıkla, çocuğun büyümesinin yeterli düzeyde olmaması veya bedensel işlevselliğe ulaşmamış yani olgunlaşmamış olmasıyla ilgilidir.
Organizma fizyolojik olarak bir davranışı yapabilecek hale geldiğinde olgunlaşma gerçekleşmiştir. Bir çocuk konuşma olgunluğuna ulaşmadan ne kadar alıştırma yaptırılırsa yaptırılsın istenilen ölçüde konuşamaz (Selçuk, 1997: 15). Bu bağlamda bazı çocukların bazı hareketleri “beceri” ölçüsünde davranışa dönüştürememelerini anlayışla ve bu bilinç ile karşılamak gerekir. Böylesi bir durumda hareket eğitimi etkinliklerinin,
 Ya motor davranışın beceri eşiği aşağı çekilmeli,
Ya çocuğun gerçekleştirilebileceği başka bir motor davranış istenmeli,
Ya da söz konusu etkinlik bir oyun ise, oyunun anlaşılabilirliği yani kuralları gözden geçirilmelidir (Topkaya 2011).
Olgunlaşma ile ilgili diğer bir konu da, bazı çocukların yaş seviyelerinin üzerinde motor davranışlar sergileyebilme yeterliğine sahip olmalarının mümkün olduğunun bilinmesi gerektiğidir. Bu durumdaki çocukları sıkmamak ve yetilerini engellememek için, onlardan istenilen davranışlar çeşitlendirilmeli ve nitelikleri yükseltilmelidir.
Yerine getirilemeyen davranışlar öğrenilemez. Dolayısıyla hareket eğitimi etkinliklerini düzenleyen okulöncesi öğretmenlerinin çocuklardan beklentisi onların olgunlaşma seviyelerinin üzerinde olmamalıdır. Bu nedenle kazanım oluşturmayan etkinliklerden kaçınılmalı, etkinliği oluşturan motor ve bilişsel davranışların çocukların bedensel ve zihinsel olgunlaşmalarına uygun olmasına özen gösterilmelidir. Özellikle oyun etkinlikleri konusunda olgunlaşmaya uymayan ve en sık yapılan hatalardan birisi okulöncesi dönemde kurallı oyunların oynatılmaya çalışılmasıdır. Bilindiği gibi bilişsel açıdan “işlem öncesi” dönemde bulunan okulöncesi 36-72 ay çocukları için kurallı oyunlar değil, işbirliğine dayalı taklit oyunları kullanılmalıdır.
Herhangi bir davranışı yapamıyor veya düşünemiyor olma olgunlaşma ile ilgili gelişim seviyesinden kaynaklanan bir durumdur. Bu nedenle öğretmenler tüm çocuklardan aynı düzeyde davranışlar beklememelidir. Farklı düzeylerde davranışlar sergileyen çocuklara karşı anlayışlı bir tutum sergilenmeli, davranış beklentileri çocuğun olgunlaşma düzeyine göre tutulmalıdır.
Herhangi bir topu kaldırabilecek ve onu uzağa atabilecek kuvveti olmayan bir çocuktan topu uzağa atabilme davranışı beklenmemesi gerektiği büyüme ile ilgilidir. Söz konusu topu amaçlı olarak uzağa atabilme becerisi ise olgunlaşma ile ilgilidir. Bu bağlamda büyüme, olgunlaşma düzeyinin bir ön koşuludur.
Bunun yanı sıra topu tutup uzağa atabilecek kuvvet söz konusu olsa bile, topu istenilen motor beceri düzeyinde atabilecek davranış yine de gerçekleşmiyor olabilir. Bu vücudun, özellikle de topu atmak için kullanılan organların henüz işlevsel olmamasıyla yani olgunlaşmamış olması ile ilgilidir. Çünkü olgunlaşma sadece kassal büyümenin bir sonucu değildir.
Bunlara ilaveten bir davranışın gerçekleştirilmesinde ne yapacağını, nasıl yapacağını ve ne zaman yapacağını bilme ise bilişsel olgunlaşma ile ilgilidir.
Sonuç olarak olgunlaşma, hareket eğitimine ilişkin öğrenmelerde bir ödevi yerine getirebilecek zihinsel, bedensel, sosyal ve duygusal işlevsellik yeterliliği olarak ortaya çıkmaktadır.

    Bu işlevsel yeterlilik, yani olgunlaşma (Topkaya 2011);
Zorlamayla geliştirilemez, öne alınamaz;
     Çocuk herhangi bir topu beceri düzeyinde tutma ve atma olgunluğuna ulaşmadan, top tutma ve atma etkinlikleri söz konusu davranışları beceri düzeyinde yapmayı sağlamaz.

    Zamana ve sürece bağlıdır;
     Top atma ve tutmanın beceri düzeyinde gerçekleştirilebileceği bir süreç ve an vardır. Bu süreç ve an hedeflenen beceriye ilişkin daha basit motor davranışların gerçekleştirilebilmesi sonucu ortaya çıkar.

    Katkı sağlanılabilecek bir düzeydir;
     Top atma ve tutma becerisinin gerçekleştirilebilmesine yönelik olarak çocuğun o anki bedensel yetilerine uygun düzeyde motor davranışlar mutlaka vardır.

  Zamanından önce kazandırılmaya çalışılmamalıdır;
Örneğin top atma ve tutma ile ilgili motor davranışın gerçekleştirilebilmesi, motor öğrenmede kritik dönem ile ilgilidir. Top atma, tutma davranışını öğrenilebilme ve beceri düzeyinde gerçekleştirebilme ile ilgili kritik dönem söz konusu davranışların gerçekleştirildiği süreç ve andır. Bu kritik dönemler zorlama ile öne çekilebilir ancak bu tür öğretim yaklaşımları doğru ve sağlıklı bir yaklaşım değildir. Her çocuğun motor bir davranışı gerçekleştirebilecek eşik düzeyi vardır. Bunu öne almaya çalışmak yerine çocuğun gelişiminin elverdiği motor davranışlarla olgunlaşmaya katkıda bulunmak daha doğru bir öğretim yaklaşımıdır. 

   Zamanından sonra da gelişime katkı sağlamaz;
Belli bir hareketi gerçekleştirme yanında o hareketi beceri düzeyinde gerçekleştirme olgunluğunu geçirmiş çocukların söz konusu hareketi daha sonra öğrenmiş olmaları onların motor beceri kalite eşiğini yükseltmez. motor davranışların belli bir yaştan sonra daha zor öğrenilme nedeni, o iş için uygun kritik dönemlerinin değerlendirilmemiş olması ile ilgilidir.
Örneğin, on beşli yaşlardan sonra bisiklete binme, yüzme ve birçok motor davranışı beceriye dönüştürmek daha zordur. Okulöncesinden başlayan ve ilköğretim döneminin sonlarında biten süreç motor davranışları beceriye dönüştürmenin doruk noktalarıdır. Başka bir ifadeyle bu süreçlerdeki çocuklar hareket gelişim dönemlerinin gereklerini yerine getirdiklerinde motor davranışları en üst düzeyde beceri formunda yapabilirler. 

Büyüme ve Hareket Eğitimi

Daha çok bedensel gelişimi ifade eden büyüme kavramı insanın, oluşumundan doğuma, doğumdan ergenlik dönemine değin meydana gelen değişimi içerir.
Genelde büyüme ile ilgili olarak, boy ve kilo ile ilgili değişimler akla gelirken, iskelet sistemi, dişler, sinir sistemi, kasların gelişimi anlamına gelen büyüme kısaca beden yapısındaki nicel değişimi ve artışları içermektedir (Fişek ve Yıldırım, 1983: 1).
Hareket eğitimi etkinliklerinin gelişimin büyüme yönüyle ilişkisi oldukça önemlidir. Ancak sanılanın aksine bu önem, çocuğun büyümesinin hızlandırılması ve arttırılması ile ilgili değil, var olan büyümenin değerlendirilmesi ile ilgili bir önemdir.
Çocukların okulöncesi ve ilköğretim dönemlerindeki büyümeleri, yani boylarının uzaması, kilolarının artması organ ve uzuvlarındaki gelişim daha çok kalıtımsal etkenlerle ilgilidir.
Büyümede bedensel etkinlikler elbette önemlidir, ancak bu önem bedensel etkinliklerin kaslarda büyümeyi, boyu uzatmayı sağlayan bir amaçla değil, tam tersine doğal olarak gerçekleşen büyümenin elverdiği ölçüde hareketlerin gerçekleştirmesini amaçlayan şekilde olmalıdır.

Özellikle okulöncesi ve ilköğretim birinci kademe dönemi çocuklarına yönelik hareket eğitimi etkinliklerinde yaşanan en önemli sorunlardan birisi, büyüme unsurunun göz ardı edilmesine ilişkindir. Bazı hareket uygulamaları büyüme düzeyi göz ardı edildiğinde yararsız olmanın ötesinde zararlı da olabilmektedir. Bazı oyun uygulamaları ise, zihinsel yeterliliğin elvermemesi nedeni ile oyunun oynanış gerekleri anlaşılamadığından gerçekleştirilememektedir.

Özellikle okulöncesi ve ilköğretimin ilk yıllarında planlanacak olan bedensel ve motor etkinliklerin;
¨    Çocukların büyüme seviyelerini ve farklılıklarını gözeten,

¨    Onların büyümelerini arttırmaya yönelik değil, onların büyüme düzeylerinin elverdiği şekilde olmasını hedefleyen bir anlayışla gerçekleştirilmelidir.

Kaynak: İsmail Topkaya, "OKULÖNCESİ EĞİTİMİNDE HAREKET ETKİNLİKLERİ" 3. Basım, Paradigma Yay. Edirne, 2014